"...çok büyük bir kısmı ezilerek ölmüştü ve gözleri açıktı, onları biz kaldırdığımızda ben canlı zannediyordum bir kısmını."
Bülent Uluer, İstanbul Dev-Genç Başkanı

Yazının devamı | ![]() |
Ez hêdî dimeşim bela dighê mi, ez zû dimeşimez dighêm bela (*)
"...çok büyük bir kısmı ezilerek ölmüştü ve gözleri açıktı, onları biz kaldırdığımızda ben canlı zannediyordum bir kısmını."
Bülent Uluer, İstanbul Dev-Genç Başkanı
Yazının devamı | ![]() |
Erzurum, Ardı Rum kelimesinden geldiği rivayet olunur, Rum toprağı anlamında. Sevan Nişanyan'a göre aslı Erzen-Rum. Erzen darı demek, şehir Selçuklular zamanında bir tahıl ambarıymış.
Çorum, Rivayete göre Çoğurum kelimesinden türetilmiş. Bu da bölgede zamanında Rumlar'ın çoğunluğu oluşturmasından kaynaklanmaktaymış.
Diyar-ı Rum, Eski Türkçe'de Anadolu
Mevlana Celaleddin-i Rumi, Anadolulu Celaleddin.
Rumeli, Rum ili
istanbul'da boğaziçi'nde
bir garip orhan veli'yim
veli'nin oğluyum
tarifsiz kederler içindeyim.
urumeli hisarı'na oturmuşum,
oturmuş da bir türkü tutturmuşum.
istanbul'un mermer taşları,
başıma da konuyor martı kuşları,
gözlerimden boşanır hicran yaşları,
edalım...
senin yüzünden bu halım
Yazının devamı | ![]() |
(*) Yavaş yürüyorum bela bana yetişiyor, hızlı yürüyorum ben belaya yetişiyorum.
Pontos Kralı Mithridates
MÖ I.yy’da Pontos Kralı VI.Mithridates (MÖ.132–MÖ.63) bütün Anadolu’yu ele geçirir. Bunun üzerine zamanın emperyal gücü Roma İmparatorluğu Anadolu’ya bir ordu yollar. Mithridates Balkanlar ve Güney Rusya üzerinden İtalya’ya saldırma girişiminde bulunsa da müttefikleri tarafından yalnız bırakılınca MÖ 87-63 yapılan savaşları Roma ordusuna karşı kaybeder. Mithridates sonunda intihar eder ama bir emperyal güce başkaldıran ilk Anadolu’lu kral olarak tarihe geçer, mezarı Sinop’tadır.
Mithridates’in oğlu II.Pharnakes Pontos Krallığı’nı yeniden canlandırmak isteyince büyük Roma imparatorlarından Caesar (Sezar) Anadolu’ya yürür ve MÖ 47’de Zela’da (bugünkü Tokat, Zile) isyanı bastırır. Sezar ünlü “veni vidi vici” (geldim, gördüm, yendim) mesajını buradan Roma’ya yollamıştır.
1970'te Sağmalcılar'da yeni inşaatların pis su kanallarının temiz su kanallarına bağlanması ile bir kolera salgını başlar. 50'ye yakın kişi ölür, ucuz atlatılmış bir salgındır. Sağmalcılar ismi salgını çağrıştırdığından Bayrampaşa olarak değiştirilir. 30 yıl sonra, 2000 yılında Bayrampaşa Cezaevi onlarca mahkumun yanarak, vurularak ve boğularak ölümüne tanıklık eder. Operasyonun adı 'Hayata Dönüş'tür.
Bu resmi yapan son Halife Abdülmecid (1868-1944) efendidir, resim 31 Mart Vakası sonrasında II. Abdülhamid'in hal'ini (1909) tasvir eder. Halife Abdülmecid'in küçük yaştan resme ilgisi olmuş hatta 1910 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'ne fahri başkan seçilmiş. Resimleri Paris'te açılan sergilerde kabul görmüş, Pierre Loti ile bu resimler üzerine mektuplaşmış. Eserleri bugün Resim ve Heykel ve Sabancı Müzesi kolleksiyonlarındadır.
Realizm akımının öncülerinden Gustave Courbet'nin (1819-1877) Osmanlı Paşası ve diplomatı Halil Şerif Paşa'nın siparişi üzerine 1866'da yaptığı L'Origine du monde (Dünyanın orjini) adlı resim TARAF gazetesinin arka sayfasında yayınlandığında, NOKTA'nın kapanması pahasına darbe günlüklerini yayınlayan Alper GÖRMÜŞ tarafından yine TARAF'taki köşesinde eleştirilmişti.
1769 yılında Avusturya-Macar imparatoriçesi Maria Theresa, soylu bir mekanikçi olan Wolfgang von Kempelen'den etkileyici bir buluş yapmasını ister. Kempelen "The Turk" adını verdiği kendi kendine düşünerek satranç oynayabilen bir kukla makinasını yaratır. "The Turk" o kadar ilgi görür ki sahibi onu Avrupa turuna çıkarır. Hatta "The Turk", Napolyon'la bile oynar. Daha sonra makinanın hileli oldugu ortaya çıkar, satranç taşlarını makinanın içinde olan bir cüce mıknatısla oynatmaktadır. Almanca' ya "getürkt" yani "içinde bir hilesi olan şey" kelimesi bu makinadan gelmektedir.