Büyütmek için tıklayın
Kaynak:
Yazının devamı | ![]() |
Ez hêdî dimeşim bela dighê mi, ez zû dimeşimez dighêm bela (*)
Fatih Altaylı, Habertürk Gazetesi'ndeki 25.08.2009 tarihli "Anadolu'nun gen haritası" başlıklı yazısında Stanford Üniversitesi'nden Cengiz Cinnioğlu ve ekibinin 2003 yılında yayınladığı çalışmaya yer vermiş ve Türkiye'deki genetik grupların yüzdelerini aktarmış.
Yazıda belirtilen oranlar bu halleriyle aynen adı geçen raporda bulunmamakla birlikte, 30.12.2007 tarihinde Radikal2'de yayınlanan "Türkiye'nin genetik zenginliği" başlıklı yazım için yaptığım okuma sonrası hesapladığım basitleştirilmiş/özetlenmiş oranlardı. Oranlar doğru olmakla birlikte, Cengiz Cinnioğlu "Bu oranlar raporumdan alıntı değildir" dese yanlış olmaz.
2003'te yaklaşık 500 kişi ile yapılmış Cinnioğlu çalışmasından sonra bu çapta başka bir çalışma duymadım. FTDNA'de oluşturduğum Türkiye grubuna katılanların Y-DNA genetik dağılımları ile Cinnioğlu çalışmasındaki dağılım birbirine oldukça benziyor. FTDNA-Türkiye grubundaki katılım 50 kişi civarında.
CİNNİOĞLU ve FTDNA-TÜRKİYE, Y-DNA dağılımlarının karşılaştırması Büyütmek için tıklayın
Yazının devamı | ![]() |
(*) Yavaş yürüyorum bela bana yetişiyor, hızlı yürüyorum ben belaya yetişiyorum.
Pontos Kralı Mithridates
MÖ I.yy’da Pontos Kralı VI.Mithridates (MÖ.132–MÖ.63) bütün Anadolu’yu ele geçirir. Bunun üzerine zamanın emperyal gücü Roma İmparatorluğu Anadolu’ya bir ordu yollar. Mithridates Balkanlar ve Güney Rusya üzerinden İtalya’ya saldırma girişiminde bulunsa da müttefikleri tarafından yalnız bırakılınca MÖ 87-63 yapılan savaşları Roma ordusuna karşı kaybeder. Mithridates sonunda intihar eder ama bir emperyal güce başkaldıran ilk Anadolu’lu kral olarak tarihe geçer, mezarı Sinop’tadır.
Mithridates’in oğlu II.Pharnakes Pontos Krallığı’nı yeniden canlandırmak isteyince büyük Roma imparatorlarından Caesar (Sezar) Anadolu’ya yürür ve MÖ 47’de Zela’da (bugünkü Tokat, Zile) isyanı bastırır. Sezar ünlü “veni vidi vici” (geldim, gördüm, yendim) mesajını buradan Roma’ya yollamıştır.
1970'te Sağmalcılar'da yeni inşaatların pis su kanallarının temiz su kanallarına bağlanması ile bir kolera salgını başlar. 50'ye yakın kişi ölür, ucuz atlatılmış bir salgındır. Sağmalcılar ismi salgını çağrıştırdığından Bayrampaşa olarak değiştirilir. 30 yıl sonra, 2000 yılında Bayrampaşa Cezaevi onlarca mahkumun yanarak, vurularak ve boğularak ölümüne tanıklık eder. Operasyonun adı 'Hayata Dönüş'tür.
Bu resmi yapan son Halife Abdülmecid (1868-1944) efendidir, resim 31 Mart Vakası sonrasında II. Abdülhamid'in hal'ini (1909) tasvir eder. Halife Abdülmecid'in küçük yaştan resme ilgisi olmuş hatta 1910 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'ne fahri başkan seçilmiş. Resimleri Paris'te açılan sergilerde kabul görmüş, Pierre Loti ile bu resimler üzerine mektuplaşmış. Eserleri bugün Resim ve Heykel ve Sabancı Müzesi kolleksiyonlarındadır.
Realizm akımının öncülerinden Gustave Courbet'nin (1819-1877) Osmanlı Paşası ve diplomatı Halil Şerif Paşa'nın siparişi üzerine 1866'da yaptığı L'Origine du monde (Dünyanın orjini) adlı resim TARAF gazetesinin arka sayfasında yayınlandığında, NOKTA'nın kapanması pahasına darbe günlüklerini yayınlayan Alper GÖRMÜŞ tarafından yine TARAF'taki köşesinde eleştirilmişti.
1769 yılında Avusturya-Macar imparatoriçesi Maria Theresa, soylu bir mekanikçi olan Wolfgang von Kempelen'den etkileyici bir buluş yapmasını ister. Kempelen "The Turk" adını verdiği kendi kendine düşünerek satranç oynayabilen bir kukla makinasını yaratır. "The Turk" o kadar ilgi görür ki sahibi onu Avrupa turuna çıkarır. Hatta "The Turk", Napolyon'la bile oynar. Daha sonra makinanın hileli oldugu ortaya çıkar, satranç taşlarını makinanın içinde olan bir cüce mıknatısla oynatmaktadır. Almanca' ya "getürkt" yani "içinde bir hilesi olan şey" kelimesi bu makinadan gelmektedir.